SOSYAL HİZMET UZMANLARI DERNEĞİ

TURKISH ASSOCIATION OF SOCIAL WORKERS

Sosyal Ağlar:

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

;
Bu Sayfa 91 Kez Görüntülendi.

Tarihe Yalnızca Tanıklık Etmiyor, Onu Değiştiriyor; Birlikte, Adil ve Onurlu Bir Yaşam İçin Köprüler Kuruyoruz!

Toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlük mücadelesinin sembolü haline gelmiş bugün, tüm dünyada kadınların yaşadığı eşitsizliklere, baskılara ve şiddete karşı sesimizi yükseltiyoruz. 8 Mart, kadınların hakları için verdiği mücadelenin ve dünya çapında hâlâ var olan adaletsizliklere karşı bir direnişin simgesidir. Her geçen yıl, kadınların, kız çocuklarının ve LGBT+’ların karşılaştığı zorlukların çeşitliliği artmakta, bununla birlikte kesişimsel sorunlar deneyimleyen bu grupların ihtiyaçlarını karşılamak üzere etkili politikalar geliştirilmemektedir.

Trans, natrans, lezbiyen, biseksüel, interseks ve +’lara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, dünyada ve Türkiye’de her geçen yıl derinleşen bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkekler, 2024 yılında 131 kadını taciz etmiş, 229 çocuğu istismar etmiş, 645 kadına şiddet uygulamış, 16 kadına tecavüz etmiş, en az 772 kadını seks işçiliğine zorlamış, en az 43 çocuğu öldürmüştür (Bianet Erkek Şiddeti Çetelesi, 2024). Yine aynı yıl 394 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 259 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur. Kadınların %57’si evlerinde, %42’si evli olduğu erkek tarafından öldürülmüştür. Öldürülen 30 kadının, fail ile boşanma aşamasında olduğu bilinmektedir. Kadınlar için boşanma kararı almak bu kadar zorken bir de “nafakanın erkekleri mağdur ettiği” yolundaki politik söylemlerle nafaka hakkının tartışmaya açılması, kadınları derin bir yoksulluk ile şiddete maruz kalma—hatta ölüm—arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmaktadır (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2023).

Savaşlar, kadınların haklarını ciddi şekilde ihlal eden ve onları cinsel taciz, tecavüze maruz bırakan, seks köleliğine zorlayan bir ortam yaratmaktadır. Özellikle Filistin’de, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında kadınlar, evlerinden zorla çıkarılmakta ve cinsel işkenceye ve şiddete maruz kalmaktadır.

Zorla kaybetmeler ve uygunsuz cezaevi koşulları, kadın+’ların hak ihlalleri açısından önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Cezaevlerinde kadınların karşılaştığı fiziksel ve psikolojik şiddet, özellikle hamile kadınların görünmeyen sorunları ve ihtiyaçları, devletin bu konuda daha etkin ve adil düzenlemeler yapması gerektiğini ortaya koymaktadır (Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 2023).

Türkiye’de 2019-2023 yılları arasında tespit edilen 1.466 insan ticaretinden hayatta kalanların %82’si kadın, %29’u ise çocuktur. Bunların %52’si cinsel sömürüye, %30’u emek sömürüsüne, %9’u zorla evlendirmeye ve %6’sı zorla dilendirmeye maruz kalmıştır (Avrupa Konseyi GRETA Raporu, 2024). İnsan ticareti, cinsel sömürü ve ayrımcılıkla mücadele edebilmek için güçlü yasal ve toplumsal destek mekanizmalarına ihtiyaç duymaktadır.

Kürtaj ve üreme sağlığı hakkı, Türkiye’deki kadınların bedenleri üzerindeki haklarını kullanmalarını engelleyen bir diğer büyük sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Kürtaj hizmetlerinin sunulmasında yaşanan zorluklar, kadınların sağlıklı bir şekilde üreme haklarına erişimlerini kısıtlamakta; bu da onların bedensel özerkliklerini ihlal etmekte ve çeşitli sağlık risklerinden ölüme kadar türlü tehlikelerle yüz yüze bırakmaktadır.

Kadın+’ların ifade özgürlüğü, Türkiye’de giderek kısıtlanan bir alan olmaktadır. Kadın hakları savunucuları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları üzerine seslerini duyurduklarında çoğu zaman cezai takibat ve baskılara maruz kalmaktadır (Bianet, 2023). Kadınların şiddetle mücadele ederken ve toplumsal eşitsizliği dile getirirken karşılaştıkları engeller, yalnızca kadın haklarının ihlali değil, aynı zamanda temel insan haklarının ihlali anlamına gelmektedir.

Deprem gibi doğal afetler sonrası kadınların durumu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleştiği bir başka alandır. 2023 Kahramanmaraş merkezli büyük deprem sonrasında, kadınların ve kız çocuklarının sosyo-ekonomik, eğitsel ve psikososyal destek ihtiyaçlarının arttığı, özellikle geçici barınma alanlarında ciddi mağduriyetlerin yaşandığı gözlemlenmiştir. Aradan geçen bunca zamana rağmen bu ihtiyaçların yeteri ölçüde karşılanamadığı görülmektedir.

Bugün, dünya sermayesinin kâr odaklı seçimleri ve neoliberal politikaların bir sonucu olarak kadınların ve kadınlarla koalisyon içinde olan LGBTİ+’ların kazanılmış haklarının bir geri itilmeyle birlikte, gerici bir erkek aklıyla risk altında olduğunu görüyor ve bunun faşizmle nasıl ortaklaştığına tanıklık ediyoruz. Yeni yasa tasarıları, getirilmeye çalışılan yasaklar mesleki duruşumuzun yerini değiştiremeyecektir. Biz adil, onurlu bir yaşam için; özgürlüğümüz, bağımsızlığımız ve kendi hayatlarımızın kontrolünü iktidarların elinden almak için savunucu rolümüzün ne anlama geldiğini biliyor, bunu pek çok kez deneyimlediğimizi hatırlıyor ve birbirimize hatırlatıyoruz. Tarihe yalnızca tanıklık etmiyor, onu değiştiriyoruz.

Biz kadın sosyal hizmet uzmanları olarak, bu sorumluluğun bilinciyle, eşitlik ve özgürlük için toplumsal mücadelede yer alacağımızı ve her türlü baskı, ayrımcılık ve şiddetle mücadele edeceğimizi beyan ederiz.


YORUMLAR

İlk Yorum Yapan Siz Olun.


İletişim:

Meşrutiyet Mah.Karanfil Sk.Zafir İş Merkezi
(Dost Kitapevi Karşısı) Kat:4 No:86 Kızlay/Ankara

0 530 200 1886
info@shuder.org

Üyesi Olduğumuz Kuruluşlar:

Sosyal Ağlar:

her hakkı saklıdır©shuder.org