SOSYAL HİZMET UZMANLARI DERNEĞİ

TURKISH ASSOCIATION OF SOCIAL WORKERS

Sosyal Ağlar:

COVID 19 PANDEMİSİNDE SOSYAL HİZMETLER ALANINDA NELER YAŞANDI: GÖZLEMLER ve DEĞERLENDİRMELER

;
Bu Sayfa 2827 Kez Görüntülendi.

COVID 19 PANDEMİSİNDE SOSYAL HİZMETLER ALANINDA NELER YAŞANDI: GÖZLEMLER ve DEĞERLENDİRMELER

 

Bilim çevrelerinden yapılan açıklamalar COVID-19 Pandemisi’nin bir süre daha devam edeceğine işaret etmektedir. Pandeminin özellikle başlangıcında sağlık ve ekonomiyle ilgili kaygılar öne çıkmış olsa da ilerleyen süreç küresel ölçekteki bu salgından en çok etkilenenlerin dezavantajlı gruplar olduğunu göstermiş ve Pandemiyle mücadelede sosyal hizmetlerin ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu göstermiştir. Özellikle kapanma ve kısıtlamaların daha yoğunluklu hissedildiği ve uygulandığı dönemlerde bir bütün olarak sosyal hizmetler sunum sisteminin kesintisiz çalışması sadece dezavantajlı grupların korunması noktasında değil, salgının bulaşma riskinin azaltılmasında da etkili olmuştur.

Tüm dünyada ve ülkemizde koronavirüsle mücadelede sosyal boyut gecikerek devreye girmiş olsa da salgının sadece sağlık boyutuyla ele alınmayacağı çok net bir şekilde görülmüştür. Pandemi boyunca iş yükleri artmış olan sosyal hizmet uzmanları özellikle salgının toplumsal hayata etkilerini en aza indirgemede bir takım roller üstlenmişler, sosyal hizmetlerin sunumunda en aktif meslek grubu olmuşlardır.

COVID -19 Pandemisinin başlangıcından itibaren sosyal hizmetler alanında yaşanan diğer gelişmeler ve ortaya çıkardığı sonuçlar şu şekilde özetlenebilir:

  • Türkiye'de koronavirüs kaynaklı ilk ölümün görüldüğü 11 Mart 2020 gününden bugüne salgının gösterdiği riskin düzeyine ve seyrine göre devlet eliyle sosyal hizmetlerin yapılandırılması, sunumu ve denetiminde farklı politikalar izlenmiş, farklı önlemler alınmıştır.
  • COVİD 19 Pandemisi döneminde zaten ortalama yaşam düzeyinin gerisinde kalan dezavantajlı bireylerin dezavantajlık durumunun derinleşme tehlikesine dikkat çekilerek devletin özellikle yaşlı, engelli ve korunmaya muhtaç çocuklara yönelik olarak kurum bakım hizmetlerinde hızla bir dizi tedbirler alınmıştır.
  • Bu kapsamda; dezavantajlı gruplara yönelik kamusal sosyal hizmetler Koronavirüs salgınının etkisini artırdığı dönemlerde “aciliyet” içerenler dışında hizmetler kesintili sunulabilmiş; kurum bakım hizmetleri dışarıya kapatılmış, salgının başlangıç dönemlerinde kuruluşların acil afet planı güncellenmesi, kuruluşların stok, personel, sağlık ve olası vaka durumlarını izleyebilmek için aile bilgi sistemi'nde takip modülü oluşturulması, dijital eğitim ortamı bulamayan çocukların eğitimden kopmamaları için ailelerine sosyal ekonomik desteklerin artırılması, tablet dağıtımı yapılması gibi bir dizi tedbirler hayata geçirilmiştir.
  • Ülkemiz özelinde de COVID-19 salgını nedeniyle çeşitli yardımları içeren ekonomi ve sosyal destek paketleri hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından çeşitli dönemlerde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır. Sosyal yardımlar pandemi boyunca kesintisiz devam etmiştir.
  • Pandemi sürecinde eve kapanmalar farklı görüntülere sahne olmuştur. Eve kapanmalar bir yönüyle aile içi ilişkileri canlandırmış, etkileşimi artırmış olsa da özellikle Pandeminin uzun bir zaman dilimine yayılmasıyla başgösteren iş ya da gelir kayıpları ve yaşanan belirsizlikler sonucu oluşan kaygı ve tükenmişlik, aile içi ilişkileri olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde özellikle kadına ve çocuğa yönelik ihmal-istismar ve şiddet davranışının artmış olduğu dikkati çekmiştir.
  • Pandemi döneminde yaşlılar, engelliler, sığınmacılar, risk altında yaşayan çocuklar vb. dezavantajlı nüfus gruplarına ulaşmada risk haritalarının yetersiz kaldığı gözlenmiştir. Risk haritalarından yeterince yararlanılamayınca hizmetlerin sunumunda istenilen hıza ulaşılamamıştır.
  • Pandemi döneminde yaşlılara yönelik toplu yatılı bakım kurumlarında en az ölümlerin görüldüğü ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Bu başarıda kurumlarda özveriyle çalışan personelin payı büyüktür. Pandeminin etkisini artığı dönemlerde yatılı kuruluşlarda çalışan sosyal hizmet uzmanları ve diğer kurum personeli nöbet sistemine geçmiş ve 15 gün aralıksız kurumlarda kalarak hem mesleki çalışmalarını yürütmüşler hem de kendi özel yaşam alanlarından fedakarlık ederek müracaatçılara destek olmuşlardır.
  • 65 ve üstü yaş grubunda bulunan vatandaşlarımıza getirilen sokağa çıkma yasağı dönemlerinde yaşlıların ve yanısıra engellilerin ve kronik rahatsızlığı bulunan vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarının karşılanmasında VEFA Sosyal Destek Grupları başarılı çalışmalara imza atmışlardır. Maaş çekme/banka işlemleri, nakit yardımların dağıtılması, market/pazar alışverişi, fatura/taksit ödeme, ilaç temini ve gıda paketleri dağıtımı bu çalışmalar arasındadır. VEFA Sosyal Destek Gruplarında sosyal yardımın dağıtımında farklı disiplinlerden bir çok kamu görevlisi hizmetlerin sunumunda görev almıştır. Bu çalışmalar kapsamında sosyal yardım faaliyetinin sadece “koli dağıtma” ile sınırlı kalamayacağı, psikososyal ihtiyaçları da dikkate alan bütüncül bir yaklaşımın önemi ortaya çıkmıştır.
  • Pandemi döneminde bir başka dikkati çeken unsur teknolojinin hizmet sunumunda daha fazla devreye girmiş olmasıdır. Bu doğrultuda müracaatçı gruplarla pek çok görüşme, toplantı ve değerlendirmeler Sosyal Hizmet Merkezlerinde kurulan “Psiko-sosyal Destek Birim” kanalıyla telefon hatları üzerinden yapılmış, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kendi personelinin niteliğini artırmaya yönelik eğitim programları dijital ortamda sürdürülmüştür.
  • Pandemi bize internete erişimin ve dijital okuryazarlığın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bu süreçte internet üzerinden açılan online başvuruların/hizmetlerin çoğuna dezavantajlı kesimlerin (engelli, yaşlı, yoksul, eğitim seviyesi düşük bireyler vb.) ulaşamadığı gözlenmiştir. Sosyal hizmetlerin sunumuna ilişkin yetişkin eğitimleri ve halkın bilinçlendirilmesi konularında sosyal hizmet uzmanlarından daha fazla koruyucu önleyici nitelikteki çalışmalara katılımları beklenmektedir.
  • Özellikle kırsal alanda yaşayan, teknoloji kullanımı çok sınırlı olan engelli ve yaşlılara erişimde yeni yöntemlerin geliştirilmesi, uzaktan eğitime ulaşmakta zorlanan çocukların tespiti ve mağduriyetlerinin giderilmesi, korunmaya muhtaç çocuklara yönelik koruyucu aile hizmetinin daha özenli ve profesyonel zeminde yürütülmesi, risk altındaki çocuklara ulaşmada okul sosyal hizmeti modelinin hayata geçirilmesi, filyasyon ekibinde psko-sosyal destek sağlayıcı profesyonellere yer verilmesinin gerekli olduğu görülmüştür.
  • Öte yandan Pandemi, neden olduğu toplumsal ve ekonomik sorunlar sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan müracaatçı kitlesini artırmıştır. Müracaatçıların artışı, iş yükünü beraberinde getirmiştir. Bu dönemde müracaatçıların çeşitlenen ihtiyaçları, sosyal hizmet sunum sisteminde hizmetlerin de çeşitlendirilmesi gerektiğini; ayrıca “talep odaklı” yerine “ihtiyaç odaklı” hizmet sunumunun daha doğru bir yaklaşım olabileceğini düşündürmüştür. Aile odaklı sunulan hizmetlerin, müracaatçı gruplarının temel karakteristiklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alan bir anlayışla yer değiştirmesi düşüncesi öne çıkmıştır.
  • COVID 19 Pandemisinde kamu kurumlarının yanısıra yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve özel sektöründe sosyal hizmetler alanındaki dayanışma adına sergiledikleri önemli roller bulunmaktadır. Evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırması, ev tipi gündüzlü bakımın özendirilmesi noktasında sektörler arası işbirliğinin salgının ilerleyen dönemlerde de devam ettirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.
  • Sosyal hizmetlerin sunumunda özellikle özel sektörün öne çıktığı ülkelerde Pandemiyle mücadelede yaşanan olumsuz tablolar, devletin rolünü bize yeniden hatırlatmıştır. Yine Pandemi, sosyal hizmetlerin sunumunun teknolojik imkanlarla birlikte bağlantılandırılarak güçlü bir refah sistemi ile yapılandırılmasını gündeme getirmiştir. Türkiye’nin kendi koşullarına özgü teknoloji destekli refah devleti uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekliliği ortaya çıkmıştır.
  • Pandeminin zorlu koşullarında özellikle ulaşılması zor olan müracaatçıların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında devletin ve diğer refah aktörlerinin yetmediği, tıkandığı noktalarda toplumun yardımlaşma ve dayanışma ruhunun canlı tutulmasının ne kadar önemli olduğu Pandemi ile birlikte bir kez daha kanıtlanmış oldu.
  • Sosyal hizmetlerin sunumunda rol alan örgütlerin salgın sürecindeki en temel fonksiyonları; dezavantajlı grupları herkesten daha kısa sürede tespit edip, ihtiyaçlarına yönelik olarak somut adımlar atmak olmalıdır. Bu bağlamda devletin sorumluluklarını unutmadan bir kenarda tutup, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının sosyal hizmetlerin sunumundaki rolleri üzerinde yeniden düşünülmelidir 

    Prof. Dr Kamil ALPTEKIN

    KTO Karatay Universitesi 
    Sosyal ve Beseri Bilimler Fakultesi Sosyal Hizmet Bolum Baskan


YORUMLAR

İlk Yorum Yapan Siz Olun.


İletişim:

Meşrutiyet Mah.Karanfil Sk.Zafir İş Merkezi
(Dost Kitapevi Karşısı) Kat:4 No:86 Kızlay/Ankara

0 530 200 1886
info@shuder.org

Üyesi Olduğumuz Kuruluşlar:

Sosyal Ağlar:

her hakkı saklıdır©shuder.org