SOSYAL HİZMET UZMANLARI DERNEĞİ

TURKISH ASSOCIATION OF SOCIAL WORKERS

Sosyal Ağlar:

Aile Terapisi ve Sosyal Hizmet

;
Bu Sayfa 2745 Kez Görüntülendi.

Aile Terapisi ve Sosyal Hizmet *

Sosyal hizmet disiplininin mesleki etkinlik odağı çevresi içinde bireydir. Sosyal hizmet disiplini 19.yy’ın sonlarında İngiltere ve Amerika’da yardım kuruluşları ile ortaya çıkmıştır. Uluslararası literatür incelendiğinde dünyada aile terapisi hareketinin 19. YY sonlarında sosyal hizmet hareketi ile başladığı görülür.

Sosyal hizmet disiplininin öncülerinden Mary Richmond’un 1917’de “Sosyal Teşhis” kitabının yayınlanması ile daha o dönemde birey-sosyal çevre etkileşiminin önemi vurgulanmıştır. Mary Richmond çalışmalarında ailenin bir bütün olarak ele alınmasını önermiştir. Richmond aynı zamanda aile terapisinin 1980’lerde aileleri sistem içinde sistem olarak ele almaya başlanılan konuları yıllar öncesinde öngördüğü, ilgili yayınlarda da bildirilmektedir. Özet olarak dünyada aile terapisi hareketinin başlarından itibaren sosyal hizmet disiplini bu süreçte her zaman var olmuştur.

Aile terapisi hareketinin gelişmesinde 1920-1940 yılları arasında; çocuk rehberliği hareketi, küçük grup dinamiklerinin etkisi, evlilik danışmanlığı dernekleri, şizofren üyesi olan ailelerle yürütülen çalışmaların etkisi olmuştur.

Çocuk rehberlik kliniklerinde çalışanlar, zamanla asıl sorunun çocuklarda görülen semptomlar değil, bu semptomların kaynağı olan aile içi ilişkiler ve çevresel faktörler olduğunu kabul etmişlerdir. Anna Freud’un ve Donald Winnicott, Melanie Klein, Margeret Mahler, Ronald Fairbairn gibi nesne ilişkileri kuramcılarının çalışmaları da bunu destekleyen çalışmalar olmuştur. Özellikle Winnicott’un ‘yeterince iyi anne’ kavramı koruyucu aile, evlat edinme başvurularının değerlendirilmesi, çocuğun aile yanına yerleştirilmesi ve yerleştirme sonrası izlenmesi aşamalarında olabileceği gibi birçok aile odaklı vakada aileye yönelik klinik odaklı sosyal hizmet müdahalelerinin formulasyonunda kullanılan ve sosyal hizmet uzmanlarının korunmaya muhtaç çocukların yüksek yararı açısından verdikleri mesleki kararlarda kullandıkları önemli kuramsal bilgilere olarak örnek verilebilir.

Türkçe’ye de çevrilen Michael P. Nichols (2013: 46) Aile Terapisi Kavramlar ve Yöntemler kitabının “Toplumsal Çalışmaların Etikisi” başlığı altında, “sosyal hizmet uzmanlarının ve bu kişilerin oluşturduğu kamu hizmetleri geleneğinin büyük katkısına değinmeden bir aile terapisi tarihi eksiktir” demiştir.

Michael P. Nichols’ın (2013: 45) belirttiği gibi 1948’lere gelindiğinde ilgili kuramların gelişmesi ile o dönemde ailenin önemi kabul edilse de anneler ve çocuklar hala ayrı ayrı tedavi ediliyor ve bireysel terapi ilişkilerine gölge düşürebileceği gerekçesiyle terapistler arasında tartışmalar hoş görülmüyordu. Genel olarak psikiyatr çocuğu tedavi ederken bir sosyal hizmet uzmanı da anne ve baba ile aile görüşmeleri yapıyordu. Anneye sunulan danışmanlık birincil hedef olan çocuğun tedavisine eşlik ediyordu.

Aile terapisinin tarihsel gelişim sürecinde 1942’lere kadar aile danışmanlığı kavramı kullanılmış ancak kuramsal bilgilerin gelişmesi ile bu tarihten sonra aile terapisi kavramının kullanılmasının daha uygun olacağına karar verilmiştir.

Özet olarak Dünya’da aile terapisinin tarihsel gelişimi aşamaları şöyledir;

1940 -1950 Dünya’da resmi olarak “Aile Terapisi” kavramının kullanılmaya başlaması.

1950 -1960 Aile terapisi hareketinde altın yılları. “Sahte Karşılıklılık” ve “Sahte Karşıtlık”

1960 -1970 Altın Yıllar ve Sonrası, Sistem kuramı, Sibernetik, MRI, Kısa Terapi,

1980 – 1990 Post Modernizm, Feminizm, Sosyal Yapısalcılık, Medikal-Biyolojik Paradigmalar, Kısa Terapi, Yapısal Terapi ve Yapısalcı Yaklaşımlardır.

Örneğin, İngiltere’de aile terapistleri genellikle aile terapisi alanında yüksek lisans eğitimlerini tamamlamış psikoterapistler, psikologlar, hemşireler ve sosyal hizmet uzmanlarıdır. Yine aile yaşantısal aile terapisi modelinin başlıca kuramcılarından Türkçeye de çevrilerek yayınlanmış olan “İnsan Yaratmak Aile Terapisininin Başyapıtı” kitabını yazarı Virginia Satir, sosyal hizmet alanında yüksek lisans eğitimi almış olan bir kuramcıdır.

Ayrıca Nichols, aile terapisi hareketi başladığında en önemli katkının sosyal hizmet çalışanlarından geldiğini, sosyal hizmet eğitimi dolayısıyla aile terapisine giren öncüler arasında; Virginia Satir, Ray Bardhill, Peggy Papp, Lynn Hofman, Froma Walsh, Insoo Berg, Jay Lappin, Richard Stuart, Harry Aponte, Michael White, Doug Breulin, Olga Silverstein, Lois Braverman, Steve de Shazer, Paggy Penn, Betty Carter, Braulio, Montalvo ve Monica McGoldrick gibi sayfalarca listelenebilecek daha nice isimler olduğunu bildirmiştir.

Psikanalitik aile terapisi modelinin başlıca kuramcısı olarak kabul edilen Nathan Ackerman ve arkadaşları (1961) da sosyal hizmet uzmanlarının, sosyal hizmet mesleğinin ortaya çıktığı tarihten bu yana hem önemli bir toplumsal birim hem de müdahalenin odağı olarak aile ile ilgilendiklerini vurgulamışlardır. Sosyal hizmet uzmanlarının sosyal hizmetin temel paradigması olan ‘bireyin çevresi içinde tedavisinin’ aile terapisindeki ekolojik yaklaşımı sistemler kuramının ortaya çıkmasından çok daha önce öngördüklerini de bildirmişlerdir.

Sosyal hizmet uzmanları, sosyal hizmet disiplininin farklı uygulama alanlarında toplumun farklı kesimlerinden gelen danışanlarla çalışırlar ve bu danışanların çoğunun psikiyatrik müdahale gerektiren psikopatolojik semptomları vardır. Bu nedenle sosyal hizmet eğitimi almış olan, klinik deneyimleri ya da alanda çalışma deneyimleri de olan akademisyenlerin ağırlıklı olduğu bölümlerde sosyal hizmet uzmanları lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde çocuk, ergen ve erişkin psikopatolojisi bilgisi içeren dersler alırlar.

Klinik odaklı sosyal hizmetin çalışma odağı birey, aile ve gruplardır. Majör aile terapisi kuramları aileye yönelik sosyal hizmet derslerinin ana konularıdır. Aile terapisinin gelişmesinde küçük grup dinamiklerinin, sibernetiğin önemli katkıları olmuştur. Bu alanda çok sayıda uluslararası kitap ve makale bulunmaktadır.

Sosyal hizmet uzmanları majör aile terapisi kuramlarına ilişkin konularda aldıkları bilgileri toplumun farklı kesimlerinden farklı yaşam durumlarında sosyal hizmetlere gereksinimi olan danışanlarını, birey çevre etkileşimlerini, aile içi dinamiklerini değerlendirme, sosyal inceleme ve değerlendirme raporlarını, mesleki müdahale raporlarını hazırlamada ve uygulamada diğer disiplinlerde ekip çalışması anlayışı ile çalışmada kullanırlar. Burada sosyal inceleme ve değerlendirmenin sosyal hizmet disiplininin müdahale aşamalarının özgün bir aşaması olduğunu ve sosyal hizmet uzmanları tarafından yapılması gerektiğini de vurgulamak yerinde olacaktır. 

Sosyal hizmet uzmanları, ruh sağlığı mesleklerinden birisi olarak, ülkemizde ve dünyada uluslararası derneklerin (örneğin Avrupa Aile Terapisi Derneği- EFTA) verdiği aile ve çift terapisi eğitimlerini alabilmektedirler. Ülkemizde aile terapisi eğitimlerinin gelişmesi sürecinde Avrupa Aile Terapisi Derneği’nin mezuniyet sonrası 5-7 yıl süren eğitimini almış ve uluslararası kongrelerde çalışmalarını sunmuş olan çok sayıda sosyal hizmet uzmanı vardır. Başka psikoterapi yöntemlerine ilişkin eğitimlerini tamamlayan sosyal hizmet uzmanları da vardır. Sosyal hizmet uzmanları bu bilgilerini mesleki bilgileri ile entegre ederek mesleki çalışmalarında, birey ve aile odaklı çalışmalarda, danışanların aile içi ilişkilerinin, anne baba çocuklar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde, grupla sosyal hizmet çalışmalarında kullanabilmektedirler.

Yaşamı süresince farklı sorunlarla karşı karşıya gelen ve sosyal hizmetlere gereksinimi olan bireyler ve ailelerine psikososyal yardım sağlayan, yerine göre korunmaya muhtaç bir çocuğun, bir yaşlının korunma ve bakım sorumluluğunu alan bir meslek olarak sosyal hizmet disiplini her zaman kendi mesleki sınırlarının olduğu gibi diğer disiplinlerin de mesleki sınırlarının farkında ve bilincindedir.

Danışanlarında psikiyatrik tedavi gerektiren ya da destekleyici/araştırıcı psikoterapi müdahaleleri gerektiren durumlarda da onların yüksek yararını ve güvenliğini düşünerek bu konularda psikoterapi eğitimlerini tamamlamış, yetkinliği olan uzman hekimlere yönlendirme konusunda da bilimsel kurallara göre hareket etmektedirler.

İlgili literatür incelendiğinde, psikiyatri alanında uzmanlığını almış olan hekimlerin eğitim gereksinimlerine ilişkin araştırma bulgularında psikiyatri uzmanlarının da aile terapisi vb. gibi psikoterapi eğitimlerine ihtiyacı olduğu bildirilmektedir. Bu konular tartışılırken bu tür önemli araştırma bulguları da göz ardı edilmemelidir.

Bu durumda, klinik psikoloji yüksek lisans programlarının 2 dönem ders, 2 dönem tez çalışması gibi bir sürede tamamlanıyor olması, hatta tezsiz yüksek lisans programlarının maksimum 3 dönemde tamamlanıyor olması göz önüne alındığında da uluslararası standartlara uygun aile terapisi eğitimlerinin 5-7 yıl süren eğitimler olması nedeniyle, psikiyatri uzmanlarının psikoterapi eğitim gereksinimlerine ilişkin araştırma bulgularında bildirildiği gibi, bu tür psikoterapi eğitim gereksinimlerinin uzman klinik psikologlar ve benzer diğer disiplinler için de geçerli olacağı açıktır.

Ülkemizde ruh sağlığı yasasının olmayışı ve psikoterapiye ilişkin bir düzenlemenin bulunmayışı psikoterapist ünvanının kullanımı anlamında boşluklar doğurmaktadır.  1928 tarihli Tababatı Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna 2011 de yapılan ek 13. Maddede Klinik Psikolog tanımı ve 2014 yılında kanuna dayalı olarak çıkarılan Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Alanında Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına İlişkin Yönetmelikte psikoterapi yapılabilmesine ilişkin düzenleme mevcuttur. Aynı yasaya göre 2011’den sonra psikolog olanların psikoterapi dışında da danışan görme yetkisi yoktur. Ne yazık ki klinik psikoloji yüksek lisansı veren pek çok üniversite bu yetkinliği sağlatacak kapasitede değildir.  

Çeşitli ekollerde psikoterapi eğitimi veren kişilerin yetkinliği ve kurumların uluslararası akreditasyonu konusu önemli bir sorundur. Hatta bu eğitimlerin ruh sağlığı mesleğinden olmayan kişilere de açık olması önemli bir rant sağladığı içindir. Psikoterapi bir tekniktir.  Bu teknik Amerika ve Avrupa ülkelerinde lisans eğitimleri üzerine standartlara uygun üst eğitimleri alan ruh sağlığı meslekleri (psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışma ve rehberlik, sosyal hizmet uzmanı, psikiyatri hemşiresi) tarafından yerine getirilmektedir. Ülkemizde de uluslararası akreditasyonu olan eğitimleri almamış profesyonellerin hiçbiri psikoterapist ünvanını kullanamazlar.

Sonuç olarak, maalesef aile ile profesyonel düzeyde çalışabilecek, aile içi sorunlara bilimsel ele alışlarla müdahale edebilecek, koruyucu önleyici ve tedavi edici uygulamaları gerçekleştirebilecek profesyonellerin sayısı çok fazla değildir. Yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu kadar meslek şovenizminden uzak durarak dünyadaki örnekler ışığında akreditasyonu olan eğitimlerle insan gücünü yetiştirecek bir planlama son derece önem taşımaktadır. Ruh sağlığı meslekleri dışında herkesin kolayca kendine unvan verdiği bir yapı içinde, dünyada aile terapilerinin öncülüğünü yapmış, eğitim alt yapısı ve müdahale odağı buna en uygun olan sosyal hizmet uzmanlarının aile terapisti olamayacağını söylemek bilime ve etiğe aykırı bir söylem olacaktır. Diğer ruh sağlığı profesyonelleri hangi haklara sahipse sosyal hizmet uzmanları da bu konuda aynı haklara sahiptir.

 

 

* Prof. Dr. Cengiz Özbesler’in katkıları ile hazırlanmıştır.

 


YORUMLAR

İlk Yorum Yapan Siz Olun.


İletişim:

Meşrutiyet Mah.Karanfil Sk.Zafir İş Merkezi
(Dost Kitapevi Karşısı) Kat:4 No:86 Kızlay/Ankara

0 530 200 1886
info@shuder.org

Üyesi Olduğumuz Kuruluşlar:

Sosyal Ağlar:

her hakkı saklıdır©shuder.org